Kamu hizmetlerinde veri madenciliği : Çözüm masası verileri temelinde bir araştırma

06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Kurumlar tarafından kullanılan yönetim bilişim sistemleri, gelişen akıllı teknolojilerin etkisiyle oluşan büyük veriden gizli bilgi örüntülerinin çıkarılması ve geleceğe dönük kararlarda kurum yöneticilerine karar desteğinin sağlanması büyük önem arz etmektedir. Kamu yönetimi disiplininde teknoloji odaklı çalışmalar genellikle teorik düzeyde ve ağırlıklı olarak "e-devlet" konusunda yoğunlaşmaktadır. Veri madenciliği uygulamaları ise genellikle yönetim bilişim sistemleri, bilgisayar bilimleri ve işletme gibi disiplinlerde özel sektör verisi ile çalışılmaktadır. Bu çalışma, veri madenciliği konusunu kamu yönetimi ile yönetim bilişim sistemleri disiplinlerine dayalı olarak incelemektedir. Çalışmanın uygulama bölümünde, literatürdeki genel eğilimden farklı olarak, kamu verisiyle veri madenciliği uygulaması gerçekleştirilmiştir. Veri madenciliği için, bir büyükşehir belediyesinden elde edilen çözüm masası verileri Naive Bayes, Destek Vektör Makinesi, K-En Yakın Komşuluk ve Karar Ağaçları gibi makine öğrenmesi algoritmaları kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulguların görsel gösterimi içinse iş zekâsı uygulaması olan "Tableu" kullanılmıştır. Çalışmada, Türkiye'de büyük verinin son yıllarda kamu sektörü kuruluşlarında yaygınlaştığı, kurumların stratejik planlarında yer verildiği, ancak veri madenciliği uygulamalarının çok az kurumda etkin olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Uygulama bulguları, yapılandırılmamış veri üzerinde ön işleme aşamasının dikkatli ve doğru şekilde yapılmasının makine öğrenmesinin doğruluk oranlarına doğrudan etki ettiğini göstermesi açısından önemlidir. Büyük veri ve veri madenciliği uygulamalarının, hükümet hizmetlerini, ayrıca devlet operasyonlarını, politika üretme ve yönetimini geliştirmek için kamu sektörü tarafından etkin olarak kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Veri madenciliğinin yalnızca sayısal yöntemleri içeren yazılım aracı değil; çözümüne ihtiyaç duyulan probleme göre tasarlanmış, ilgili yöntem, teknik ve uygulamaları da kapsayan, sonuçları itibariyle probleme ait ilişki, kural ve örüntüyü modelleyen ve gösteren bir süreç olarak kamu hizmetlerinde kullanılabileceğini göstermesi açısından da bu tez önem arz etmektedir.Management information systems used by the goverments and public agencies are crucial in terms of acquiring latent information patterns comprised from big data generated by the developing smart technologies and provision of decision supports on future decisions to policy makers and public managers. Technology-based studies in public administration are generally conducted on the basis of theoretical and practical dimensions of "e-government". Data mining applications are usually studied with focusing on private sector data in disciplines such as management information systems, computer sciences and business administration. This study examines data mining, on the accounts of the disciplines of public administration and management information systems. In the empirical part of the study, fourth chapter, data mining process is implemented with public data, unlike the general tendency in the literature. The help desk data of the Kocaeli Metropolitan Municipality is used in the study. Preprocessing of data and classification methods are implemented via "Weka Machine Learning" tool. The help desk data is analyzed using a number of machine learning algorithms such as Naive Bayes, Support Vector Machine, K-Nearest Neighborhood and Decision Trees. The results were visualized with a business intelligence application called "Tableu". It was concluded that while there is an increasing awareness in reent years on big data technologies and data mining in governments and public agencies in Turkey, the number of applications and projects have still been outnumbered. In essence our study shows that, careful and accurate pre-processing of the raw data, qualitative or quantitative, has a direct impact on the accuracy of machine learning algortihms. Finally, it seems that big data and data mining applications can be effectively used by the public agencies to enhance government operations, to provide effective and efficient public services, and to improve the quality of public policy-making. Data mining is not only a software tool that contains numerical methods; but it includes methods and applications intented to solve the real world problems. This thesis is also important in that it shows data mining can be adopted in public services with a generic model

Proper class generated by submodules that have supplements

Thesis (Master)--Izmir Institute of Technology, Mathematics, Izmir, 2008Includes bibliographical references (leaves: 37-38)Text in English: Abstract: Turkish and Englishix, 40 leavesIn this thesis, we study the class S of all short exact sequences 0 A B C 0 where Im& has a supplement in B, i.e. a minimal elemenr in the set {V B V + Im& . B}.The corresponding elements of ExtR(C;A) are called k-elements. In general k-elements need not form a subgroup in ExtR(C;A), but in the category TR of torsion R-modules over a Dedekind domain R, S is a proper class; there are no nonzero S-projective modules and the only S-injective modules are injective R-modules in TR. In this thesis we also give the structure of S-coinjective R-modules in TR. Moreover, we define the class SB of all short exact sequences 0 A B C 0 where Im & has a supplement V in B and V in B and In & is bounded. The corresponding elements of ExtR(C;A) are called B-elements. Over a noetherian integral domain of Krull dimension 1, B-elements form a proper class. In the category TR over a Dedekind domain R, SB is a proper class; there are no nonzero SB-projective R-modules and SB-injective R-modules are only the injective R-modules. In the category TR, reduced SB-coinjective R-modules are bounded R-modules

INVESTIGATION OF WEB 2.0 RAPID CONTENT DEVELOPMENT SELF-EFFICACY PERCEPTION LEVELS OF TEACHERS WORKING IN SECONDARY SCHOOLS

The skills such as information literacy, collaboration, problem solving and analyzing information are needed today, the importance of Web 2.0 applications becomes apparent. The research aims to determine the perception levels of teachers working in secondary schools about their competence to use Web 2.0 technologies. For the purpose, the main problem of the study was determined as “Investigation of Web 2.0 Rapid Content Development Self-Efficacy Perception Levels of Teachers Working in Secondary Schools”. In the research 155 secondary school teachers working in Eskişehir province in 2019-2020 academic years chosen as a study group. The research was carried out in accordance with the descriptive research method, which is one of the quantitative research models. In the study, Web 2.0 Rapid Content Development Self-Efficacy Perception Scale (W2SEB) was used to collect data from teachers. According to the findings, there was a significant difference between teachers' daily internet usage hours and Web 2.0 rapid content development self-efficacy perception levels. There was no difference between teachers' self-efficacy scores and occupational seniority. No difference was found between teachers' computer use experiences and self-efficacy scores. As a result of the research, a statistically significant difference is found between teachers' perceptions of Web 2.0 rapid content development self-efficacy and their status of making an eTwinning project. In order to improve their perception of Web 2.0 rapid content development self-efficacy teachers should be encouraged to participate in eTwinning projects more. It is necessary to explain the Web 2.0 tools to teachers in in-service trainings and to provide information containing practical examples of the educational use of these tools. Article visualizations

Yerel yönetimlerde bilgi yönetimi algısı : Kocaeli Büyükşehir Belediyesi örneği

06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.İçinde bulunduğumuz bilgi çağında, kurumlar bilgiyi üretmek, sınıflandırmak ve saklamak, paylaşmak ve kullanmak için yeni uygulamalar kullanmaktadırlar. Bu gerçeğin farkında olan kurumlar bilgi yönetimi teknolojilerine yatırım yapmaktadırlar.Bu tez kapsamında ulaşılmak istenen ana amaç; yerel yönetimlerde bilgi yönetiminin algısını istatistikî analizlerden faydalanarak ortaya koymaktır. Aynı zamanda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nde sık olarak kullanılan bilgi yönetimi uygulamalarını tespit ederek, bilgi yönetimi uygulamalarının kurum içindeki birimlere olan faydalarını belirlemek ve kullanılan bilgi yönetimi uygulamalarının bilgi yönetimi süreçlerine ne derece etkisi olduğunu ortaya koymaktır.Bu temel amaç doğrultusunda literatür taraması yoluyla teorik bir çerçeve oluşturularak yerel yönetimlerdeki bilgi yönetimi süreçleri ve kullanılan bilgi yönetimi uygulamaları ile ilgili kaynaklar taranmış ve oluşturulan teorik çerçeve ile irtîbatlandırılmak üzere ampirik bir araştırma yapılmıştır. Ampirik araştırma, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan ?461? kişiye kullandıkları bilgi yönetimi uygulamaları, bilgiye bakış açıları, bilgi yönetimi süreçleri olarak bilginin üretilmesi, sınıflandırılması ve saklanması, paylaşılması ve kullanılması ile örgüt kültürü konularında anket uygulaması suretiyle yapılmıştır. Araştırmada üç adet araştırma modeli kurulmuş ve sınanmıştır. Birinci modelde çalışanların bilgiye bakış açısı ve örgüt kültürü, ikinci modelde çalışanlarının bilgi yönetimi uygulamalarını kullanım düzeyleri ve bilgi yönetim süreçleriyle ilgili algı düzeyleri ile bilgi yönetimi uygulamalarının faydaları, üçüncü ve son modelde ise seçilen bilgi yönetimi uygulamalarının bilgi yönetimi süreçleri, örgüt kültürü ve bilgiye bakış açısına etkileri araştırılmıştır.Tezin birinci bölümünde bilgiye yönelik tanımlar ve bilgi yönetimi irdelenmiştir. İkinci bölümünde bilgi yönetimi süreci ve uygulamalarından bahsedilmiştir. Üçüncü bölümünde bilgi yönetiminin yerel yönetimler üzerindeki etkileri anlatılmıştır. Dördüncü bölümü de bilgi yönetimi uygulamaları ve süreçleriyle ilgili hazırlanan araştırma modeli ve bu modelin Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nde bilgi yönetimi algısı üzerine yapılan araştırmaya ve değerlendirilmesine ayrılmıştır. Böylece Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin bilgi yönetimi algısı ortaya konulacaktır.Araştırma sonucunda; büyükşehir belediyesi çalışanlarının bilgi yönetimi algısının oluştuğu ve bilgi yönetimi süreçlerinin birbirleri ile bağlantısının farkında olunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışanlar bilgi yönetiminin kuruma en büyük katkısının ?zaman tasarrufu sağlamak? olduğunu düşünmektedirler.Public organisations use new applications to produce the knowledge, classify and store the knowledge, share the knowledge and the usage of knowledge at the knowledge age. Organisations invest to the knowledge management technologies beware of this truth.The main purpose of this thesis is to determine the perception of knowledge management on local governments. It?s wanted to determine knowledge management applications that often used at Kocaeli Metropolitan Municipality. It?s wanted to reveal that knowledge management applications of knowledge management processes used to determine to what extent that effect.The main purpose of creating a theoretical framework in line with local governments through a literature review of knowledge management processes and systems used in the literature related to knowledge management and created a theoretical framework and empirical research has been done to establish a connection.Empirical research, working in Kocaeli Metropolitan Municipality, "461" knowledge management practices used by people, perspectives on knowledge, knowledge management processes as the production of knowledge, classification and storage, sharing and use of the surveys have been done by topics and organizational culture. Research model and tested with three established research. In the first model of organizational culture perspective and knowledge workers were investigated. In the second model of knowledge management practices of employees and knowledge management processes in perception about the level of usage levels, the benefits of knowledge management practices were investigated. The third model, the selected knowledge management practices of knowledge management processes, organizational culture perspective and knowledge were investigated.Knowledge and knowledge management definitions for the first part of this thesis are discussed. The second section of the knowledge management process and practices are discussed. The third section describes the effects of knowledge on local government administration. The fourth section, knowledge on management practices and processes through research model Kocaeli Metropolitan Municipality prepared a survey on the perception and evaluation is divided into knowledge management. Kocaeli Metropolitan Municipality will be exposed this way, the perception of knowledge management.Result of research, knowledge management, the perception of employees of the metropolitan municipality and knowledge management processes to occur with each other, we were aware of the connection has been concluded. Largest contribution to the organization of knowledge management employees "time saving" perceive

The effect of 8-week thera-band exercises on male swimmers’ 100 m freestyle swimming performance

The aim of this study is to investigate 8 weeks Thera-Band trainings' effects on male swimmers' 100 m freestyle swimming performance.The study group is created by 20 (n = 20) licenced male athletes that had trained at least 3 days in a week and have been active in swimming sport at least 3 years in Gebze Genclerbirligi Swimming Club 20 (n = 20). Athletes were divided into experiment group (n = 10) and control group (n = 10) randomly. Training programme was applied to the study group for 55-60 minutes for 3 days on alternate days and times when the club does not have swimming training. 12 different Thera-Band trainings were applied for 40-45 mins and each set was 15 minutes.Mann-Whitney U test was used to analyze differences between groups and Wilcoxon signed rank test was applied for analyzing the differences of intra-groups. SPSS 21.0 Statistics package software was used for statistical analyzes. The results show that there are no significantly differences between experimental group's and control group's post test results. (p>0.05). Statistically significant differences are found as a result of intra-group comparison of the experimental group's pre-test and post-test results (p<0.05).Depending on the results obtained after reviewing the literature, it can be concluded that Thera-Band training is effective on the performance improvement of swimmers aged 13-15 years

Çembersel Doğru Akım Motoru Tasarımı ve Manyetik Analizi

Endüstride ve otomasyonda doğrusal hareket vazgeçilemez bir ihtiyaçtır. Söz konusu hareket dairesel çıktı üreten makinalara kayış, kasnak ve dişliler eklenerek temin edilmektedir. Ancak bu tür çözümler verim düşmesine ve maliyetlerin artmasına neden olmaktadır. Diğer taraftan lineer motorlar elektrik enerjisini doğrusal harekete direkt çeviren elektrik makinalarıdır. Lineer motorların endüstri ve otomasyon sistemlerinde fazla tercih edilmemesinin nedenleri ise düşük kuvvet/akım oranları ve uzunluk sınırlamalarıdır. Son yıllarda geliştirilen çift yanlı DC lineer motorda hem kuvvet/akım oranı artırılmış hem de uzunluk sınırlamasının önüne geçilmiştir. Bu çalışmada, çift yanlı DC lineer motorun öncelikle Ansys-Maxwell de detaylı nümerik analizleri yapılmıştır. Ayrıca ilgili motorun lineer olan tasarım topolojisi çember şekline dönüştürülerek, dairesel hareket üreten yeni bir elektrik motoru tasarlanmıştır. Geliştirilen ve çembersel motor olarak adlandırılan yeni motorun manyetik analizleri yapılmıştır. Elektrikli araçların tekerlekleri içerisine yerleştirilebilecek boyutta tasarlanan motorun moment/akım oranı analizleri yapılmıştır. Elde edilen sonuçlardan, tasarımı yapılan motorun teker içi kullanıma uygun olduğu, benzer amaçlı motorlara kıyasla tasarımı basit ve maliyeti düşük olduğu görülmüştür

Maligniteyi taklit eden pulmoner arteriyovenöz malformasyon: Olgu sunumu

Pulmonary arteriovenous malformations (AVM) are congenital lesions and are often arise in the lower lobes due to abnormal capillary development. Forty-two years old male patient presented with hemoptysis and he was referred to our clinic with the suspicion of malignancy. Postero-anterior chest roentgenogram revealed homogenous opacity on the right perihilar zone. Computed tomography revealed a mass which was located at the right upper lobe. For the dia gnosis and staging 18F-FDG PET- CT was obtained. The mass was 6.5x5x4.5 cm and showed increased FDG uptake, 2,97. The lesion was considered as a large PAVM because of the linear density showing luminal contrast enhancement which was located between the lesion and right upper pulmonary vein. Dynamic contrast enhaced tomography revealed a solid mass with a suspicion of PAVM with thrombotic occlusion. Pulmonary angiography was free of AVM and fistulae. The patient underwent right upper lobectomy. Pathologic studies were consistent with pulmonary AVM. This case is presented because of upper lobe involvement, normal pulmonary angiography and the need of surgical operation as the only diagnostic tool

Mezial temporal lob epilepsili olgularda wada testi ve ameliyat öncesi/amaliyat sonrası bellek ilişkisi

Objectives: To study the correlation between Wada memory test and neuropsychometric tests which were applied preoperatively to mesial temporal lobe epilepsy patients associated with hippocampal sclerosis (MTLE-HS) who had undergone selective amygdalohippocampectomy and find out the effects of early onset epileptic seizures on atypical memory dominance. Methods: Drug-resistant 27 patients (16 left, 11 right MTLE-HS) had video EEG, cranial MRI and Wada test preoperatively. Weschler visual subtest and verbal memory processing tests were applied to all patients before surgery and the first year after the operation. Results: The number of left hemisphere memory dominant patients was 6 (22.2%) and the number of atypical memory dominant patients was 21 (77.8%) according to the Wada test. There was a significant difference between the two groups when compared for epileptic seizure onset age; (p=0.042), and also a significant diffference when compared for HS (right/left) side (p=0.002). When we analyzed the correlation between preoperative and postoperative verbal and nonverbal tests and left memory Wada dominance; in verbal memory processing tests ‘delayed recall’ scores between groups were significant (p=0.042), on the other hand in patients with atypical memory dominance ‘total learning’ scores between groups were significant (p<0.001). Conclusion: As a result, we found that the earlier the onset of seizures, the more atypical the memory dominance (right or bilateral). The Wada test was effective for assessing verbal memory; on the other hand, it was inadequate for assessing visual memory dominance. If the scores of ‘delayed recall’ in verbal memory were high in the patients with typical verbal dominance and ‘total learning’ scores in the patients with atypical verbal dominance, the scores also tended to rise after the operation.Amaç: Selektif amigdalohippokampektomi yapılan hipokampal sklerozla ilişkili mesial temporal lob epilepsili (HS-MTLE) hastalarda ameliyat öncesi dönemde yapılan Wada testi ile nöropsikometrik testler arasındaki ilişkiyi inceleyerek erken yaşta başlayan epilepsi nöbetlerinin belleğin atipikleşmesi üzerindeki etkilerini araştırmak. Gereç ve Yöntem: Medikal tedaviye dirençli 27 hastaya (16 sol, 11 sağ HS-MTLE) cerrahi oncesi video EEG, kranial manyetik rezonans görüntüleme, Wada testi ile ameliyat öncesi ve sonrası birinci yılda Weschler görsel subtest ve sözel bellek süreçleri testleri uygulanmıştır. Bulgular: Wada bellek testinde sol hemisfer dominant bulunanlarn sayısı 6 (%22.2), atipik yerleşimli olanların sayısı 21 (%77.8) idi. Bellek dominansı sol ve atipik olanlarda nöbet başlama yaşı (p=0.042), ve HS (sağ/sol) tarafı açısından karşılaştırıldığında da anlamlı fark saptanmıştır (p=0.002). Yine sol bellek dominant olanlar ile ameliyat öncesi ve sonrası verbal ve nonverbal testler arasındaki korelasyona bakıldığında sözel bellek süreçleri testlerinden ‘gecikmeli hatırlama’ puanları arasında anlamlı ilişki bulunurken (r=0.829; p=0.042) atipik bellek dominansı olanlarda ‘toplam öğrenme’ puanları arasında anlamlı ilişki bulunmuştur (r=0.731; p<0.001). Sonuç: Nöbet başlama yaşı ne kadar düşükse bellek dominansı o kadar atipiktir (sağ veya bilateral). Wada testi sırasında yapılan bellek değerlendirmesi verbal belleği değerlendirmede etkili ancak görsel belleği değerlendirmede yetersizdir. Tipik bellek dominansı olanlarda ‘gecikmeli hatırlama’, atipik olanlarda ‘toplam öğrenme ’ puanları başlangıçta yüksek ise, ameliyat sonrası dönemde de yükselme göstermektedir

Cryptogenic and secondary organizing pneumonia: Clinical presentation, radiological and laboratory findings, treatment, and prognosis in 56 cases

OBJECTIVES: Organizing pneumonia is an important disease that is associated with non-specific clinical findings and radiographic appearance. Our aim was to examine the clinical and radiological features, laboratory findings, diagnostic approach, and response to therapy in subjects with cryptogenic (COP) and secondary organizing pneumonia (SOP). MATERIALS AND METHODS: Patients’ medical records were retrospectively reviewed between 2010 and 2016 in our hospital. We analyzed the symptoms, radiological features, pulmonary function tests, laboratory data, bronchoalveolar lavage findings, treatment, and prognosis. RESULTS: Thirty-seven patients were diagnosed with COP and 19 patients with SOP. The most common causes of SOP were determined as rheumatologic diseases. The most common symptoms were cough (71.4%) and dyspnea (66.1%). Bilateral symmetrical consolidations were the most prominent radiological appearance in both COP and SOP. The general radiographic findings were not different in COP and SOP. However, pulmonary lesions were located rather in the central (p=0.023) and middle (p=0.001) zones in patients with SOP. Corticosteroid (CS) therapy was administered to 34 (60.7%) patients. Two patients showed deterioration despite CS therapy. CONCLUSION: The clinical and radiographic findings, treatment response, prognosis were similar in patients with COP and SOP